112 acil servis, görev tanımının ötesinde bir gerçeklikle yüzleşiyor. Gündelik hayatın olağan akışında, beklenmedik durumlar için var olan bu telefon hattı, bazen olayların akışında sıradışı taleplerle meşgul olabiliyor. “Acaba ambulans beni havalimanına yetiştirir mi?” gibi sorular, acil servis çağrılarının sıradan uygulamalarına dönüşen eğlenceli ve düşündürücü bir örnek oluşturuyor. Peki, acil servisi bu kadar meşgul eden bu ilginç talepler kimler tarafından, neden yapılıyor? İşte bu sorulara yanıt arıyoruz.
112 acil servis, hayat kurtarmak, acil durumlara hızlı bir şekilde müdahale etmek ve hastaları gerekli sağlık kuruluşlarına yönlendirmek amacıyla tasarlanmış bir telefon hattıdır. Acil durumlarda, kalp krizi, trafik kazası, düşme veya yaralanma gibi olaylarda toplumun sağlık ihtiyacına anında karşılık vermek için yapılandırılmıştır. Ancak, zamanla bu telefon hattının kullanım amacının dışında, alışılmadık taleplerle de sıklıkla karşılaşılmaya başlandı. Bu durum, hem sağlık çalışanlarını hem de çağrı merkezi çalışanlarını zor durumda bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Son yıllarda 112’nin telefonlarına gelen ilginç talepler, toplumda acil yardım hizmetleri konusunda ne kadar bilinçsiz olduğumuzu gözler önüne seriyor. “Köpeğim hastalandı, hemen getirin.” ya da “Yolda kaldım, beni evime bırakır mısınız?” gibi her an karşılaşılabilen bu tür istekler, gerçek acil durumlar için ayrılan zamanı ve kaynağı tehlikeye atıyor. Ancak, tamamen ciddiyetsiz olan bu çağrılar arasında, kim bilir ne kadar önemli ve acil durumun göz ardı edildiğini? “Ambulans, beni havalimanına yetiştirir mi?” gibi sorular, acil servisin başka bir işlevi olduğuna dair bir yanılgıyı yansıtıyor. Oysaki ambulansta bulunan ekip, sadece sağlık sorunları olan bireylere acil müdahale etmekle yükümlüdür. Bunun yanı sıra, farklı durumlar için planlanmış sosyal hizmetlerin devrede olduğuna dair bir bilgi eksikliği de söz konusu.
Acil servisin önemli bir görevi, çağrıların doğru ve zamanında yanıtlanmasını sağlamak olduğundan, bu tür ilginç talepler ve yanlış yönlendirme ihtiyacı, hem mevcut sistem üzerinde aşırı bir yük oluşturmakta hem de diğer acil durumlara zaman kaybettirmektedir. Sağlık çalışanları, bu tarz vakalarda sabırla yanıt veriyor olsa da, sorunların temeli bilinçsizliğe ve yanlış anlamalara dayanıyor. Acil servisin kullanılabilirliğini diğer sosyal hizmetlerle birlikte değerlendirmek, toplumun genel sağlığı için bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bu ilginç taleplerin yanı sıra, bazı düşünceli bireyler tarafından yapılan çağrılarda, acil servis çalışanlarının zor görevine saygı duyan ve yardıma ihtiyacı olanların da bulunması dikkat çekiyor. İster alıştığımız acil durumlar olsun ister yenilikçi yakınlık talepleri, 112’nin hatalı kullanımı, toplumda ortak bir hedefe ulaşmanın önemini pekiştiriyor. Acil sağlık hizmetlerinin etkili şekilde kullanılmasına yönelik farkındalığın artırılması, bir halk sağlığı meselesi olarak görülmelidir. çünkü herkesin sağlığı, bir bütünün parçalarını oluşturuyor. Eğer acil durumlar için ayrılan kaynaklar, hayali taleplerle israf ediliyorsa, bu durum bir gün hepimizi etkileyebilir.
Sonuç olarak, 112 acil servisinin doğru ve etkili bir şekilde çalışılması için toplumda bilinç artırma projelerine ihtiyaç duyuluyor. Hedef, sadece bu hizmetten yararlanan kişiler değil; her bireyin sağlığına, güvenliğine önem vermek ve acil durumları daha gerçekçi bir biçimde algılamak adına bir adım atmak olmalı. “Ambulans beni havalimanına yetiştirir mi?” sorusu, temel bir bilgi eksikliği ve bilinç kaybının sonucudur. Herkesin acil hizmetleri doğru bir şekilde kullanabilmesi için eğitilmesi, acil sağlık sisteminin daha sağlıklı ve uzun ömürlü bir yapıya kavuşması açısından önem arz ediyor. Sosyal hizmetlerin entegrasyonu ve bilinçlendirme projeleriyle acil durumlar için gereken kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlamak, toplum olarak üzerimize düşen bir sorumluluk olmalıdır.