Türk toplumunun gözünde büyük bir trajedi olan ve hayatı tamamen değişen Dilara’nın yaşadığı olay, birçok insanı derinden etkiliyor. 23 yaşındaki Dilara, bir trafik kazası sonucu yüzde 98 engelli hale gelirken, bu olaydaki şoför için verilen ceza ise ailesini büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Adaletin yerini bulduğuna inanmak isteyen aile, aldıkları ceza ile derin bir yaraya sahip olduklarını hissediyor ve naçizane bir adalet arayışı içerisine giriyor.
Geçtiğimiz yıl 2022’nin yaz aylarında meydana gelen bu trajik trafik kazası, Dilara ve ailesinin hayatının akışını değiştirmiştir. Genç yaşında hayatında birçok hayal ve hedef bulunan Dilara, bir sabah evlerinden çıktığında belki de önünde uzun bir hayat yolu olduğunu düşünüyordu. Ancak, dikkatsiz bir sürücünün neden olduğu kaza sonucunda, hayatı bir anda kararmış, her şeyin geri dönüşü olmaz bir şekilde değişmesine neden olmuştur. Kazanın ardından hastaneye kaldırılan Dilara, uzun süre yoğun bakımda kaldı. Doktorlar, hayatta kalma mücadelesinin yanı sıra onun yüzde 98 engelli olduğunu belirlediler. Bu durum, Dilara’nın tek başına yürüyerek, kendi hayatını sürdürerek değil, aileye bağımlı bir yaşam sürmesi anlamına geliyordu.
Aile ise, yaşadıkları hayal kırıklığı ile başa çıkmakta zorlandı. Bir yandan Dilara’nın tedavi süreçleri ve rehabilitasyon masraflarıyla uğraşırken, diğer yandan bir daha asla eskisi gibi bir hayat süremeyeceklerini kabul etmek zorunda kaldılar. Ebeveynler, kızı için yapılacak olan her şeyin peşinden koşarken, adaletin de yanlarında olmasını bekliyorlardı. Ancak, kazada sorumlu olan sürücü için verilen ceza, tüm bu yaşananların yanında oldukça düşük kaldı. Kazadan sonra yargı süreci başladı ve sürücü hakkında dava açıldı. Dava süreci boyunca, aile durumu takip etmeye ve var güçleriyle adalet arayışını sürdürmeye devam etti.
Sonunda, mahkeme dilara’nın yaşadığı bu trajedinin sorumlusuna bir ceza verdi. Ancak, evdeki tepkilerin ardından aile, mahkeme kararının kendilerini tatmin etmediğini dile getirdi. “Bu ceza bizi üzdü, perişanız. Adalet bu değil.” şeklindeki ifadeleri, aslında Türkiye’nin pek çok anne ve babasının yaşadığı benzer bir duygunun sesi oldu. Aile, almış oldukları bu karar sonrasında toplumun gözünde yaşanan adaletsizliklere de dikkat çekmek istiyor. Duygularını kelimelere dökerken, “Bu hayatı yaşamak zorunda bırakıldık. Bu yüzden adaletin daha ağır bir ceza vermesini bekliyorduk.” diye eklediler.
Yaşanan bu kaza, yalnızca bir genç kızın hayatını değil, onun ailesinin ve tüm sevdiklerinin hayatını da derinden etkilemiştir. Ülkemizdeki trafik kazalarının sayısının her geçen gün artıyor olması, bu tür olayların ne yazık ki daha sık yaşanmasına neden oluyor. Trafik kazalarında yaşanan maddi ve manevi kayıpların önlenmesi için daha ciddi önlemlerin alınması gerektiğine inanan aile, hem kendi dertlerine dikkat çekmek hem de diğer insanların benzer olaylarla karşılaşmalarını önlemek için bir kamuoyu oluşturmayı umut ediyor.
Sonuç olarak, Dilara’nın hikayesi yalnızca bir suç ve ceza meselesi değil, aynı zamanda toplum bilincinin değişmesi ve trafik güvenliğinin artırılması adına da önemli bir ders niteliği taşıyor. Aile, almış oldukları bu ceza sonrasında adaletin bir gün yerini bulmasını umuyor ve tüm bu yaşananlardan sonra, hem kendi mücadelelerini sürdürmek hem de başkalarını bilinçlendirmek adına çabalarını artıracaklarını belirtiyor. Herkese iyi bir gelecek dilemek, ancak bunun için adalet duygusunun etkili bir şekilde sağlanması gerektiğinin altını çiziyorlar.